Mozart’ın Şehri: Viyana


Sabah saatlerinde, tur otobüsümüzün transit geçişleriyle Viyana turumuza başlamıştık. Bir tur ile ilk defa seyahata katıldığımız için, tanıtım formlarında “gezilecek yerler” olarak belirtilen turistik mekanların, otobüs camından izlenerek bitiriliyor olması bizde biraz şakınlık yaratmıştı. Biz kararımızı vermiş, merkezi bir noktada turdan ayrılacak ve kendi tercihlerimizle şehri gezecektik.

Otobüs bir ring şeklinde şehri dolaşmış ve tarihi mekanları bu çember içerisinde veya çok az dışında bırakarak bize tanıtmıştı. Sadece Schönbrunn Sarayı çemberin bir hayli uzağında kalıyordu.

Şehir bir harita gibi kafamda yazılmıştı. Bu sebepten gezinin haritası ben oluyordum, fotoğrafa işleyen de keyfimin ortağı.

İşte notlar :

  • Büyük kolonların taşıdığı, üzerine işleme yapılmış duvarların ördüğü, farklı temalarda onlarca heykel ile süslenmiş modern ötesi binalar… Asfalt veya kaldırım taşları ile oluşturulmuş, yaya gördüğünde muhakkak durup yol veren araçların ilerlediği yollar. Hayatımızda alışık olduğumuz görsellikten uzak bir şehirde olduğumuzu fazlasıyla hissediyoruz.

  • Çok öteden beri Viyana’nın bende oluşturduğu imaj, “klasik müziğin göbeğinde tam bir sanat şehri” idi. Bilmediğim şehri bu özelliği ile benimsiyor ve sokaklarında gezerken her an bir klasik müzik dinletisi bulacağımızı düşünüyordum. Canlı müzik dinletisi noktasında beklediğimizi bulamasak da neredeyse her köşe başında, Mozart kıyafetlerine bürünmüş insanlar akşam gerçekleştirilecek klasik müzik konserine bilet satmak için karşımıza çıkıyordu. Yollar ve binalara, Mozart görünümlü insanlar yakışıyordu.
  • Tarihi Kütüphane binasının bahçesi ve Şehir Parkı büyük yeşil alanları barındırıyordu. Bursa’dan gelen bizler için yeşil alanlar bulunmaz bir fırsat değildi. Bu nedenle sadece soluklanmak için kullandığımız mekanlar olmuşlardı. Kütüphane bahçesindeki Mozart heykeli, fotoğraf çekilmesi gerekli bir noktaydı.

  • Çemberin merkezinde devasa Gotik mimarisi ile Aziz Stephen Katedrali vardı. Şehrin merkezi burası gibi algılanıyordu. Bütün yollar bu noktada bitiyor ve Katedral tam bir merkez oluyordu. Dışında tadilat vardı. Fakat bizdekilerin aksine, tadilat görüntü kirliliğine sebep olmuyordu. Yapının bire bir ölçekli fotoğrafı çekilmiş ve tadilatın yapıldığı bölgeyi kapatan bez üzerine basılmıştı. Dolayısıyla bütünlük kaybolmuyor ve tadilat bu fotoğrafın arkasında kalıyordu.
  • Lunaparkın girişinde bizi karşılayan dönme dolap (wiener risenrad) için tarihin en eskisi olarak tanıtım yapılıyordu. Tren vagonunu andıran kompartmanlar, demir yığını çember etrafında dönüyor ve  nostaljik bir görüntüyü hafıza kazıyordu. “Before Sunrise” filminde aşk, bu kompartmalardan birisinde başlıyordu.

  • Hundertwasser Evi olarak anılanlardan bir tanesine uğradık. Evlerin özelliği düzensiz mimaride yapılmış olmalarıydı. Simetrik görünüm yok.  Zemin düz değil, engebeli. Girişteki levhada, bu mimarinin yürüyüş esnasında insan sağlığına verdiği fayda sebebiyle seçildiği yazıyordu. Hundertwasser’e göre vücut yapısı, düz yolda ilerlemekten ziyade, engebeli zeminlerde ilerlerken sağlıklı davranıyordu.

  • Başka bir seçenekte bulunamazdık. 1 porsiyon şinitzel ve 1 porsiyon patates salatası. Kesinlike pişman olmadık.
  • Gece ışıklarının altında Viyana bambaşka bir şehre dönüşüyordu. Kesinlikle gecesi de görülmeli. Neredeyse her bina ışıklandırılmıştı ve fakat  hiçbir binada ışığı direkt görmek mümkün değildi. Öyle güzel yerleştirilmişlerdi ki sanki havanın kararması ile birlikte her bir bina doğal ışığını vermeye başlıyordu.

  • Bisiklet kesinlikle yoğun bir şekilde kullanılıyordu. Özel bisiklet yolları ve onları yönlendirecek trafik lambaları mevcuttu.
  • Hiç beklemediğim bir şekilde, Viyana’da çok fazla Türk vardı. 100m’de bir kebap satılan büfeye rastlamak mümkündü.

2 thoughts on “Mozart’ın Şehri: Viyana

  1. merhaba,
    yazımızda geçen her yeri tavsiye ederiz, pişman olmadık. özellikle Hundertwasser Evi ve lunaparktaki dönme dolap görülmesi denenmesi gerekenler. Bir de muhakkak şinitzel ve patates salatasını deneyin, çok lezzetliler. bizim rotamızda Schönbrun sarayı yoktu ve klasik müzik konserine katılmayı düşünmedik ancak ilginiz varsa bunları da tavsiye eden arkadaşım çok olmuştu. Stadtpark – Şehir Parkı denen büyük yeşil parka çok vakit ayırmayın derim, zira o parklardan daha güzeli yurdumuzda var.
    Sevgiler & selamlar
    ~Gülin~

Yorum Yazmak İster misin?